bugün
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır13
- icardi190518
- anın görüntüsü15
- ali erbaş18
- evlilik11
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu36
- demet akalın'ın zeka seviyesi9
- türkiye işçi partisi11
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- arda güler11
- karınıza range rover alır mısınız21
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss23
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi20
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı11
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü14
entry'ler (1299)
20 yaşındaki Hollandalı Boyan Slat'ın misyonu okyanusları yüzen plastik yığınlarından kurtarmak. Slat'ın projesi okyanus yatağına bir dizi yüzen bariyer yerleştirip plastiğin yakalanıp okyanus akıntıları sayesinde belli alanlarda toplanmasını öngörüyor. Deniz yaşamının da bariyerlerin altından geçip zarar görmeyeceğini belirtiyor.
Eski Türk, Kazak ve Kırgız destanlarından edinilen bilgi ve Orta Asya mitlerine göre "Mankurt" dönemin Orta Asya halkları arasında çok yaygın bir işkence ve zihin kontrol yöntemiydi.
Bir insanı mankurt yapmak istediklerinde:
O kişinin kafası (saçları) iyice kazınır,
Kafasına devenin boyun derisi iyice gerdirilirek geçirilir,
Kafasında deve derisi bulunan Mankurt adayı sıcak çölde güneş altında birkaç gün bırakılırdı.
Böylece sıcağın etkisiyle deve derisi büzülür ve kafaya iyice yapışır. Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlarda yeniden uzamaya başlar. Fakat deri kafaya o kadar yapışır ki zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşir ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemez. Bu nedenle saçlar uzamaya vücudun dışı yönünde değil de kafanın içine doğru uzamaya başlar. Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip beyne doğru ilerlemesiyle mankurt büyük acılar çeker. Bu acılara dayanamayan mankurt bir müddet sonra kuklaya döner. Hafızasını yitirir, anne-babasını dahi tanımaz. Aklını çalıştırıp düşünemez hale gelir. Bu nedenle sahibi ne söylerse ona itaat eder.
Günümüzde modern işkence ve zihin kontrol yöntemlerinin kullanılması nedeniyle Mankurt tekniği geçmişte kalmıştır. Vikipedi'
Bir insanı mankurt yapmak istediklerinde:
O kişinin kafası (saçları) iyice kazınır,
Kafasına devenin boyun derisi iyice gerdirilirek geçirilir,
Kafasında deve derisi bulunan Mankurt adayı sıcak çölde güneş altında birkaç gün bırakılırdı.
Böylece sıcağın etkisiyle deve derisi büzülür ve kafaya iyice yapışır. Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlarda yeniden uzamaya başlar. Fakat deri kafaya o kadar yapışır ki zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşir ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemez. Bu nedenle saçlar uzamaya vücudun dışı yönünde değil de kafanın içine doğru uzamaya başlar. Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip beyne doğru ilerlemesiyle mankurt büyük acılar çeker. Bu acılara dayanamayan mankurt bir müddet sonra kuklaya döner. Hafızasını yitirir, anne-babasını dahi tanımaz. Aklını çalıştırıp düşünemez hale gelir. Bu nedenle sahibi ne söylerse ona itaat eder.
Günümüzde modern işkence ve zihin kontrol yöntemlerinin kullanılması nedeniyle Mankurt tekniği geçmişte kalmıştır. Vikipedi'
Fransız yazar Antoine de Saint-Exupéry'in dünyaca ünlü eseri "Küçük Prens" tam 75 yıl önce yayınlandı. Çoğu insan kitabı arkadaşlığa ve insanlığa adanmış bir eser olarak görüyor.
Antoine de Saint-Exupérys'in küçük prensi dünyaya bir çocuğun gözlerinden bakıp deneyimlerini bir bilgenin sözcükleriyle ifade ediyor. "insan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez" ya da "Gülünün senin için bu kadar önemli olmasının nedeni ona harcadığın zamandır" Asteroid B612'nin üzerinde yaşayan küçük sempatik prensin bilindik cümlelerinden sadece birkaçı.
Antoine de Saint-Exupérys'in küçük prensi dünyaya bir çocuğun gözlerinden bakıp deneyimlerini bir bilgenin sözcükleriyle ifade ediyor. "insan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez" ya da "Gülünün senin için bu kadar önemli olmasının nedeni ona harcadığın zamandır" Asteroid B612'nin üzerinde yaşayan küçük sempatik prensin bilindik cümlelerinden sadece birkaçı.
2002 yılında 450 imam hatip lisesi bulunurken günümüzde sayısı 4000 e çıkmış. imam olmayana kız verilmeyecek yakında.
abd , ingiliz yapımı film. 1976’da Tel Aviv’den Atina yoluyla Paris’e giden bir Air France uçağının kaçırılması olayını konu ediyor.
Yönetmen: Jose Padilha
Senaryo: Gregory Burke
Görüntü: Lula Carhalvo
Müzik: Rodrigo Amarante
Oyuncular: Rosamund Pike, Daniel Brühl, Eddie Marsan, Ben Schnetzer, Lior Ashkenazi, Nonso Anozie, Denis menochet, Angel Bonanni, Kamil Lemieszewski, Peter Sullivan, Natalie Stone.
Yönetmen: Jose Padilha
Senaryo: Gregory Burke
Görüntü: Lula Carhalvo
Müzik: Rodrigo Amarante
Oyuncular: Rosamund Pike, Daniel Brühl, Eddie Marsan, Ben Schnetzer, Lior Ashkenazi, Nonso Anozie, Denis menochet, Angel Bonanni, Kamil Lemieszewski, Peter Sullivan, Natalie Stone.
“Şimdi dünyayı anlayabiliyorum. Bunun öncesinde uyuyormuşum. Bunun olmasına izin verdik. Kongreyi katlettiklerinde uyanmadık. Teröristleri suçlayıp anayasayı askıya aldıklarında, yine uyanmadık. Hiçbir şey bir anda değişmez. Sürekli ısısını arttıran küvette farkında olmadan kaynayarak ölürsün.”
The Handmaid’s Tale
Margaret Atwood’un The Handmaid’s Tale (1985) adlı eseri Emmy ve Altın Küre ödüllerini toplamıştı. Damızlık Kızın Öyküsü adı ile Türkçe’ye çevrilmiş eserde kadınlara sözümona seçenekler sunuluyor: Kolonilere gönderilmek, fahişelik, hizmetçilik ya da komutanlar için damızlık olmak ve onlara soylarının devamını sağlayacak bebekler doğurmak. Komutanın eşi olursanız bu saydıklarımdan kurtulabilirsiniz ve seremoniyi izlediğinizde bunun kurtulmak olmadığını anlarsınız.
Sistem bir anda değişmiyor. Damızlık sisteme geçişte kendini belli eden olaylar oluyor. Misal, kadın kahkaha atmasın, deniyor. En az üç çocuk doğursun, salık veriliyor. Hamile kadın sokakta gezmesin buyuruluyor. ‘Ahlak bekçisi benim, öpüşmeyin’ diyor biri. Pembe otobüs öneriliyor. Sanat eserlerine ucube deniyor. Doğum kontrolü zorlaştırılıyor. insanlar birbirinin muhbiri oluyor. Dini referanslarla yönetilmek artıyor. Şort giydi diye saldırıya uğrayıveriyor bir kadın. Kızınız hamile diye birileri evinizi arıyor. ’Kadın erkek eşit değildir’ yankılanıyor.
Ne demişti Erdoğan: "Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır.”
Serena Joy yeni toplumu inşa eden bir kadın ve vakti geldiğinde sistemin dışında bırakılıyor erk(ekler) tarafından. Dizide kadının kadına ettileri de ihmal edilmemiş.
Damızlık Kızın Öyküsü’nde deniyor ki “Tuvaletlerde güven verici bir şeyler var. Hiç değilse bedensel işlevler demokratik kalıyor. Herkes sıçıyor, Moria’nın diyeceği gibi.” Yaşarken eşit olduğumuz tek yer belki de orası.
iş öyle bir hale gelmiş ki “Tanrı Meyveyi Kutsasın”, “Tanrı yolunu açsın”, “Tanrı seni gözetsin”lerden ortalık geçilmiyor. Scrabble oynamak, dergi okumak suç. Elbette kadınlar mülk sahibi olamıyor ve çalışamıyor.
Atwood, insanların tarihte birbirine yapmadığı hiç bir şeyi koymamış distopyasına. Tüm izlediklerimiz, okuduklarımız zamanında yaşanmış. Atwood, hapishane ve kamp günlükleri okuyan biri. Eserinde yer alan iktidar sahiplerinin, kendilerini kötü insanlar olarak görmediğini vurguluyor.
Olan o ki totaliter rejimler sanatçıları, yazarları elimine ediyor. Yani, aslında özgür düşünceye darbe indiriyor. Tıpkı şu an akademisyenlere, gazetecilere yapıldığı gibi. Başka dinden ya da eşcinsel diye öldürmeler, idamlar da oluyor dizide ve kitapta.
Atwood, ikinci Dünya Savaşı yıllarında doğmuş. Hitler’den fazlasıyla haberdar. Damızlık Kızın Öyküsü’nde dünyayı daha iyi bir yer yaptıklarına inananlar var. Herkes için ‘iyi’ aynı anlama gelmez, diyorlar. Biz de kadın sünneti izliyoruz. Kadının kamusal alandan uzaklaştırılmasını izliyoruz.
Yani, yakın gelecekte, hastalık ve radyasyon doğurganlığı azaltmış. Askeri teokrasi egemen. Damızlıkların isimleri Offred, Ofglen yani Fred’inki, Glen’inki, yani isimleri yok kadınların artık. Sadece bir rahimden ibaretler.
Yeni sezon 26 Nisan’da başlıyor. Umarım bu iş sadece kurmaca olarak kalır. Yoksa kimilerinin distopya dedikleri bizim gerçeğimiz mi? Günlük yaşantının devlet eli ile düzenlenmesine bir uyarı niteliğindeki The Handmaid’s Tale’i izlemenizi, okumanızı ve üzerine düşünmenizi dilerim. Hande Çayır t24.
The Handmaid’s Tale
Margaret Atwood’un The Handmaid’s Tale (1985) adlı eseri Emmy ve Altın Küre ödüllerini toplamıştı. Damızlık Kızın Öyküsü adı ile Türkçe’ye çevrilmiş eserde kadınlara sözümona seçenekler sunuluyor: Kolonilere gönderilmek, fahişelik, hizmetçilik ya da komutanlar için damızlık olmak ve onlara soylarının devamını sağlayacak bebekler doğurmak. Komutanın eşi olursanız bu saydıklarımdan kurtulabilirsiniz ve seremoniyi izlediğinizde bunun kurtulmak olmadığını anlarsınız.
Sistem bir anda değişmiyor. Damızlık sisteme geçişte kendini belli eden olaylar oluyor. Misal, kadın kahkaha atmasın, deniyor. En az üç çocuk doğursun, salık veriliyor. Hamile kadın sokakta gezmesin buyuruluyor. ‘Ahlak bekçisi benim, öpüşmeyin’ diyor biri. Pembe otobüs öneriliyor. Sanat eserlerine ucube deniyor. Doğum kontrolü zorlaştırılıyor. insanlar birbirinin muhbiri oluyor. Dini referanslarla yönetilmek artıyor. Şort giydi diye saldırıya uğrayıveriyor bir kadın. Kızınız hamile diye birileri evinizi arıyor. ’Kadın erkek eşit değildir’ yankılanıyor.
Ne demişti Erdoğan: "Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır.”
Serena Joy yeni toplumu inşa eden bir kadın ve vakti geldiğinde sistemin dışında bırakılıyor erk(ekler) tarafından. Dizide kadının kadına ettileri de ihmal edilmemiş.
Damızlık Kızın Öyküsü’nde deniyor ki “Tuvaletlerde güven verici bir şeyler var. Hiç değilse bedensel işlevler demokratik kalıyor. Herkes sıçıyor, Moria’nın diyeceği gibi.” Yaşarken eşit olduğumuz tek yer belki de orası.
iş öyle bir hale gelmiş ki “Tanrı Meyveyi Kutsasın”, “Tanrı yolunu açsın”, “Tanrı seni gözetsin”lerden ortalık geçilmiyor. Scrabble oynamak, dergi okumak suç. Elbette kadınlar mülk sahibi olamıyor ve çalışamıyor.
Atwood, insanların tarihte birbirine yapmadığı hiç bir şeyi koymamış distopyasına. Tüm izlediklerimiz, okuduklarımız zamanında yaşanmış. Atwood, hapishane ve kamp günlükleri okuyan biri. Eserinde yer alan iktidar sahiplerinin, kendilerini kötü insanlar olarak görmediğini vurguluyor.
Olan o ki totaliter rejimler sanatçıları, yazarları elimine ediyor. Yani, aslında özgür düşünceye darbe indiriyor. Tıpkı şu an akademisyenlere, gazetecilere yapıldığı gibi. Başka dinden ya da eşcinsel diye öldürmeler, idamlar da oluyor dizide ve kitapta.
Atwood, ikinci Dünya Savaşı yıllarında doğmuş. Hitler’den fazlasıyla haberdar. Damızlık Kızın Öyküsü’nde dünyayı daha iyi bir yer yaptıklarına inananlar var. Herkes için ‘iyi’ aynı anlama gelmez, diyorlar. Biz de kadın sünneti izliyoruz. Kadının kamusal alandan uzaklaştırılmasını izliyoruz.
Yani, yakın gelecekte, hastalık ve radyasyon doğurganlığı azaltmış. Askeri teokrasi egemen. Damızlıkların isimleri Offred, Ofglen yani Fred’inki, Glen’inki, yani isimleri yok kadınların artık. Sadece bir rahimden ibaretler.
Yeni sezon 26 Nisan’da başlıyor. Umarım bu iş sadece kurmaca olarak kalır. Yoksa kimilerinin distopya dedikleri bizim gerçeğimiz mi? Günlük yaşantının devlet eli ile düzenlenmesine bir uyarı niteliğindeki The Handmaid’s Tale’i izlemenizi, okumanızı ve üzerine düşünmenizi dilerim. Hande Çayır t24.
Bilimsel Bir Buluşta Aydınlanma Anı Hakkında
Seksle kıyaslayamam ama sanırım bunun orgazmı daha uzun sürüyor.
— Arizona Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşmadan, Nisan 2011.
Seksle kıyaslayamam ama sanırım bunun orgazmı daha uzun sürüyor.
— Arizona Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşmadan, Nisan 2011.
Din ve bilim arasında önemli bir fark vardır. Din, otoriyete kuruluyken; bilim, gözlem ve mantığa dayanır. Bilim galip çıkacaktır, çünkü işe yarar.
— ABC kanalına verdiği bir röportajdan, Haziran 2010.
— ABC kanalına verdiği bir röportajdan, Haziran 2010.
Samimiyet önemli gerçekten de. Bakın, daha birkaç ay önce, Zonguldak’taki 72 yaşındaki Fikret A. isimli “dede”, 9 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddasıyla tutuklu yargılanıyordu mesela. Mahkeme, 9 yıl 2 ay hapis cezası vermişti.
Geçen hafta, bu dede, tutuklu kaldığı birkaç ay, duruşmadaki iyi hali ve “samimi anlatımı” sebebiyle tahliye edildi. Çocuğun cinsel istismarı suçuna karşılık, duruşmada samimi anlatım. Tabii ki, samimiyet kazandı.Reyya Advan
Geçen hafta, bu dede, tutuklu kaldığı birkaç ay, duruşmadaki iyi hali ve “samimi anlatımı” sebebiyle tahliye edildi. Çocuğun cinsel istismarı suçuna karşılık, duruşmada samimi anlatım. Tabii ki, samimiyet kazandı.Reyya Advan
18. yy.’da Cristoph Martin Wieland’ın yazdığı bir komedi-hiciv oyunudur.
Troll; Türkçe karşılığı ‘olta yemi’ ya da ‘oltayla balık tutmak anlamına gelen bir kelimedir. Denizcilik terimi olarakta kullanılır.
Birde şöyle bir anlamı var Trol'un. iskandinavya folklorunda genellikle dev ya da cüce olarak resmedilen, mağaralarda yaşayan efsanevî, çirkin yaratık.
Birde şöyle bir anlamı var Trol'un. iskandinavya folklorunda genellikle dev ya da cüce olarak resmedilen, mağaralarda yaşayan efsanevî, çirkin yaratık.
1960 Ankara doğumlu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih bölümünde okudu. Öğrencilik yıllarında Maliye Bakanlığı'nda çalışıp mezuniyet sonrası Ankara Üniversitesi Türk inkılap Tarihi Enstitüsü'nde araştırma görevlisi olarak akademiye geçiş yaptı. Halkevi üzerine yaptığı doktora tezini sağlık nedeniyle yarım bırakarak üniversiteden ayrılıp çeşitli orta okul ve liselerde tarih öğretmenliği yaptı. Yaklaşık beş yıl sonra önce okutman sonra öğretim görevlisi olarak tekrar akademiye döndü. Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde öğretim görevlisiyken yakalandığı 28 Şubat sürecinde ve bu defa isteği dışında üniversiteden bir kere daha ayrıldı. Sözleşmesinin haksız olarak yenilenmeyişine itiraz ederek açtığı idari dava, dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağlı yargısının pervasızca verdiği “rektörün takdir yetkisi” gerekçesiyle reddedildiği için emekli oldu. Dört-beş yıl çeşitli kurum ve konumlara demir atarak geçirdiği çalışma hayatı sonrası kendisini ilk defa gerçekten ait hissettiği tek yer olan Başkent Kadın Platformu Derneği üyesidir. Sivil toplum alanında kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunusuyla gönüllü çalışmayı sürdüren feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.
köpeğe ,ata , eşşeğe,5 aylık bebeğe tecavüz edilen bir ülkede 74 yaşındaki bir kadına tecavüz edilmesi maalesef çok şaşırtmıyor. ardından öldürülmeside çok acı.
çelik bir halata bağlanip dağlardan vadiye uçarak indiğiniz yüksek adrenalinli bir spor türü.
Dünyanın en uzun zipline hattı Cuma günü Birleşik Arap Emirlikleri'nde açılacak. 2 kilometre 800 metre uzunluğundaki zipline hattı Guinness Dünya Rekoru'nu elde etti.
Dünyanın en uzun zipline hattı Cuma günü Birleşik Arap Emirlikleri'nde açılacak. 2 kilometre 800 metre uzunluğundaki zipline hattı Guinness Dünya Rekoru'nu elde etti.
çelik bir halata bağlanip dağlardan vadiye uçarak indiğiniz yüksek adrenalinli bir spor türü.
Dünyanın en uzun zipline hattı Cuma günü Birleşik Arap Emirlikleri'nde açılacak. 2 kilometre 800 metre uzunluğundaki zipline hattı Guinness Dünya Rekoru'nu elde etti.
Dünyanın en uzun zipline hattı Cuma günü Birleşik Arap Emirlikleri'nde açılacak. 2 kilometre 800 metre uzunluğundaki zipline hattı Guinness Dünya Rekoru'nu elde etti.
248 aydın 'En iyi 100 Felsefe Metni'ni seçti: 'Devlet' ilk 'Komünist Manifesto' 12'nci sırada
Notos 'En iyi 100 Felsefe Metni' soruşturmasının sonuçlarını açıkladı. ilk sırada 'Devlet' var
Her yıl farklı bir konuda yazar, akademisyen ve eleştirmenlere en önemli buldukları metinleri soran edebiyat dergisi Notos, bu yılki soruşturmasını ‘felsefe’ye ayırdı. Derginin ‘En iyi 100 Felsefe Metni’ soruşturmasına 248 aydın katıldı.
Dergi bu yıl 12’ncisi yapılan soruşturmanın sonuçlarını bugün piyasaya çıkan 2018 Şubat-Mart sayısında açıkladı. 248 seçicinin ilk üç sıralamasında Platon’un ‘Devlet’i Immanuel Kant’ın ‘Saf Aklın Eleştirisi’ ve Friedrich Nietzsche’nin ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ü yer alıyor.
Notos’un soruşturmasında ilk 20’ye giren metinler şöyle:
Devlet, Platon
Saf Aklın Eleştirisi, Immanuel Kant
Böyle Buyurdu Zerdüşt, Friedrich Nietzsche
Varlık ve Zaman, Martin Heidegger
Ethica, Baruch Spinoza
Tinin Fenomenolojisi, Georg Wihelm Friedrich Hegel
Kapital, Karl Marx
Tractatus Logico-Philosophicus, Ludwig Wittgenstein
Metafizik, Aristoteles
Varlık ve Hiçlik, Jean-Paul Sartre
Sokrates’in Savunması, Platon
Komünist Manifesto, Karl Marx-Friedrich Engels
Toplum Sözleşmesi, Jean-Jacques Rousseau
Poetika, Aristoteles
Yöntem Üzerine Konuşma, René Descartes
Nikomakhos’a Etik, Aristoteles
Minima Moralia, Theodor W. Adorno
Meditasyonlar/Metafizik Üzerine Düşünceler, René Descartes
Leviathan, Thomas Hobbes
Pratik Aklın Eleştirisi, Immanuel Kant / Duvar
Notos 'En iyi 100 Felsefe Metni' soruşturmasının sonuçlarını açıkladı. ilk sırada 'Devlet' var
Her yıl farklı bir konuda yazar, akademisyen ve eleştirmenlere en önemli buldukları metinleri soran edebiyat dergisi Notos, bu yılki soruşturmasını ‘felsefe’ye ayırdı. Derginin ‘En iyi 100 Felsefe Metni’ soruşturmasına 248 aydın katıldı.
Dergi bu yıl 12’ncisi yapılan soruşturmanın sonuçlarını bugün piyasaya çıkan 2018 Şubat-Mart sayısında açıkladı. 248 seçicinin ilk üç sıralamasında Platon’un ‘Devlet’i Immanuel Kant’ın ‘Saf Aklın Eleştirisi’ ve Friedrich Nietzsche’nin ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ü yer alıyor.
Notos’un soruşturmasında ilk 20’ye giren metinler şöyle:
Devlet, Platon
Saf Aklın Eleştirisi, Immanuel Kant
Böyle Buyurdu Zerdüşt, Friedrich Nietzsche
Varlık ve Zaman, Martin Heidegger
Ethica, Baruch Spinoza
Tinin Fenomenolojisi, Georg Wihelm Friedrich Hegel
Kapital, Karl Marx
Tractatus Logico-Philosophicus, Ludwig Wittgenstein
Metafizik, Aristoteles
Varlık ve Hiçlik, Jean-Paul Sartre
Sokrates’in Savunması, Platon
Komünist Manifesto, Karl Marx-Friedrich Engels
Toplum Sözleşmesi, Jean-Jacques Rousseau
Poetika, Aristoteles
Yöntem Üzerine Konuşma, René Descartes
Nikomakhos’a Etik, Aristoteles
Minima Moralia, Theodor W. Adorno
Meditasyonlar/Metafizik Üzerine Düşünceler, René Descartes
Leviathan, Thomas Hobbes
Pratik Aklın Eleştirisi, Immanuel Kant / Duvar
Harvard da yapmakta olduğum doktoramı başarı ile bitirdim.
36 yaşındaki Tsukuru Tasaki, geçmişte başına gelmiş bir olayı anımsıyor. Aslında tam olarak unutmuş da değil. Çünkü bu olay, otobüsün penceresinden gördüğü korkunç bir trafik kazası ya da yaşadığı şehirde meydana gelen ve bir hafta süren su kesintisi gibi bir şey değil. Onu tamamen dönüştüren, adeta başka biri haline getiren bir olay bu: Lise yıllarında çok güçlü bir bağla bağlı olduğunu düşündüğü arkadaş grubundan ihraç edilmek. Hem de habersizce. Tek kelime etmeden.
Üniversite için Tokyo’ya giden Tsukuru yaz tatilinde doğup büyüdüğü ve o güçlü bağı edindiği arkadaş grubunun yaşadığı Nagaya’ya döndüğünde artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlar. Arkadaşları telefonlarına çıkmıyor, onunla konuşmuyordur. Tsukuru sebebini anlayamaz ve büyük bir buhranın içine düşer. Arkadaşlarının onunla neden ilişkiyi kestiğini anlamak için kafa patlatır. Ta ki bir gün arkadaşlarından biri olan Mavi’nin, telefonda söylediği “Artık bizi aramanı istemiyoruz,” cümlesine kadar.
Bu arada arkadaşlarının hepsinin isminde bir renk olduğunu, Kızıl, Mavi, Ak ve Kara (iki erkek, iki kız), Tsukuru’da ise bir renk olmadığını söyleyeyim. Kitabın ismindeki ‘renksiz’ de buradan geliyor ama aynı zamanda başka derin anlamları da var.
Elif Türkölmez
Üniversite için Tokyo’ya giden Tsukuru yaz tatilinde doğup büyüdüğü ve o güçlü bağı edindiği arkadaş grubunun yaşadığı Nagaya’ya döndüğünde artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlar. Arkadaşları telefonlarına çıkmıyor, onunla konuşmuyordur. Tsukuru sebebini anlayamaz ve büyük bir buhranın içine düşer. Arkadaşlarının onunla neden ilişkiyi kestiğini anlamak için kafa patlatır. Ta ki bir gün arkadaşlarından biri olan Mavi’nin, telefonda söylediği “Artık bizi aramanı istemiyoruz,” cümlesine kadar.
Bu arada arkadaşlarının hepsinin isminde bir renk olduğunu, Kızıl, Mavi, Ak ve Kara (iki erkek, iki kız), Tsukuru’da ise bir renk olmadığını söyleyeyim. Kitabın ismindeki ‘renksiz’ de buradan geliyor ama aynı zamanda başka derin anlamları da var.
Elif Türkölmez
yakın bir zamanda ingilterede kurulacağı söylenen bakanlık.